Babasının beklenmedik ölümü, küçük bir çocuğun dünyasını paramparça eder. Üvey annesiyle birlikte şehirden uzak, sessiz bir kır malikanesine taşınmak zorunda kaldıklarında, her şeyin daha iyi olacağı umuduyla bu yeni hayata adım atarlar. Ancak malikanenin soğuk ve kasvetli atmosferi, çocuğun ruhunda derin bir huzursuzluk yaratır. Karanlık gecelerde evin duvarları arasında yankılanan garip sesler, çocuğun zihnini ele geçirirken, annesiyle arasındaki bağ gitgide zayıflar. Bir süre sonra, evdeki gölgeler arasında babasına benzeyen korkutucu bir varlığın izini sürmeye başlar. Çevresindeki herkes bunun bir çocukluk hayali olduğunu düşünse de, çocuğun gördükleri daha fazlasıdır. Bu dehşet verici varlık, onları geçmişin karanlık sırlarına sürükler ve gerçek ile hayal arasındaki sınır tamamen silinir. Anne ve oğul, artık kaçışı olmayan bir kâbusun içine hapsolmuşlardır.