Bosco, 35 yıllık esrar bulundurma cezasıyla hayatının en karanlık dönemine adım atar. Hapishanenin soğuk duvarları arasında, umutsuzluk ve yalnızlık onu esir alır. Ailesinden ve sevdiklerinden koparılmış, sanki dünyadan silinmiş gibidir. Günler birbirine karışır, her şey anlamsızlaşır.
Bir gün, Bosco’nun bakışları, bir reklam panosundaki kadına takılır. Kadının sakin ve merhametli gülümsemesi, Bosco’nun kalbinde bir kıpırtıya neden olur. Bu bakışta, onu anlayan, onunla empati kuran bir ruh görür. Bu kadın, sadece bir yabancı değil, aynı zamanda Bosco’nun özlemini çektiği kızıyla da özdeşleşir. Kızını bir kez daha görme arzusu, Bosco’nun içinde bir yangın gibi alevlenir.
Bosco, kızına kavuşma umuduyla, imkansızı başarmaya karar verir. Hapishaneden kaçma planı, her geçen gün daha da netleşir. Her adımı, her ayrıntıyı titizlikle hesaplar. Özgürlüğe giden yol, dikenlerle doludur. Tehlikeler ve risklerle doludur. Ama Bosco’nun kararlılığı tamdır. Kızına kavuşma umudu, her türlü engelden daha güçlüdür.
Bosco, kaçış planını ustalıkla uygular ve hapishanenin soğuk duvarlarından kurtulur. Artık özgürdür. Ama asıl mücadele şimdi başlamaktadır. Kaçak bir mahkum olarak, her an yakalanma riski altındadır. Ailesine ve kızına kavuşmak için, her türlü zorluğa göğüs germeye hazırdır.