Kariyerine ilk adımı attığında, Jane’in içindeki heyecan ve umut, onu yeni dünyasına hazırlayan en büyük güçtü. Film yapımcılığı sektörüne asistan olarak girmek, üniversiteden mezun olur olmaz gerçekleştirdiği en büyük hayaliydi. Fakat bu yolculuk, onun beklediğinden çok daha karmaşık ve zorlu geçti. İlk gününden itibaren, işin sadece kahve yapmak ve fotokopi çekmekten ibaret olmadığını fark etti. Patronunun karmaşık seyahat planlarını organize etmek ve sürekli çalan telefonlara cevap vermek, onun günlük görevleri arasındaydı. Ofisteki erkek meslektaşlarının küçümseyici tavırları ve iş yerindeki adaletsizlikler, Jane’in hayallerini sorgulamasına neden oldu. Ancak, bu zorluklar karşısında geri adım atmak yerine, içindeki azmi ve mücadele ruhunu daha da güçlendirdi. İş yerinde maruz kaldığı istismar ve adaletsizlikler, Jane’in adalet arayışını körükledi. Gücü elinde bulunduranların, başkalarının sırtından yükselmeye çalıştıklarını görmek, Jane’in hayal gücünü ve adalet duygusunu daha da pekiştirdi. Artık sadece bir asistan değil, aynı zamanda kendi yolunu çizecek kadar güçlü bir kadındı. Bu yeni mücadele, onun hayatında yepyeni bir sayfa açtı.