Huzurlu bir sabah, Aaron Falk’ın hayatını değiştirecek bir haberle sarsıldı. Federal ajan olarak çalışan Falk, sıradan bir gün geçirirken, çocukluk arkadaşının trajik bir şekilde hayatını kaybettiğini öğrendi. Arkadaşının önce karısını ve çocuğunu öldürüp ardından intihar ettiği haberi, Falk’ı derinden etkiledi. Bu acı haber, onu yirmi yıl önce ayrıldığı kasabasına geri dönmeye zorladı. Amacı sadece arkadaşının cenazesine katılmak değil, aynı zamanda olayların ardındaki gerçeği öğrenmekti. Ancak kasabaya adım attığında, her şeyin göründüğü kadar basit olmadığını hemen fark etti. Falk, derinlemesine bir araştırmaya girişti ve kısa sürede olayların yüzeydeki anlatının çok ötesinde olduğunu anladı. Araştırmaları ilerledikçe, Aaron, yıllar önce 17 yaşındaki Ellie Deacon’un ölümüyle ilgili yeni ipuçları buldu. Bu bulgular, iki trajik olayın birbirine bağlı olabileceğine dair işaretler taşıyordu. Zamanla, Aaron hem arkadaşının masumiyetini hem de kendi masumiyetini savunmak zorunda kalacağını anladı.